Türkiye'de eczacılık sisteminde ABD modelinin benimsenmesi tartışılıyor ama ABD'deki eczacılık sisteminin Türkiye'dekiyle farkları çok büyük. Zincir eczanelerin ağırlıkta olduğu ABD'de 270 bine yakın eczacının çoğu maaşlı çalışıyor ve çok küçük bir dilimi kendi eczanesini işletebiliyor. İlaç satışında ise bağımsız eczanelere düşen pay beşte bir. Ülke geneline yayılmış 40 bin şubeli 10 büyük zincir eczaneden 7 bin şubeyle ilk sırayı alan Wallgreens'in yıllık cirosu 54 milyar dolar. 6 bin 300 şube ile iki numara olan CVS ise yılda 46 milyar dolar kazanıyor. Zincir eczanelerde çalışan 270 bin eczacının yıllık geliri 105 bin dolar. Küçüklü büyüklü 17 bin bağımsız eczane ise göz açıp kapayıncaya kadar ele geçiriliyor, çünkü zincir eczaneler piyasa egemenliklerini bağımsız eczaneleri ve hastalarını bünyelerine katarak pekiştiriyor. Serbest piyasada ilaç fiyatlarım devlet değil eczaneler belirtiyor. Ancak ABD'deki zincir eczaneler ilaçlan çok avantajlı fiyatlara almalarına karşın, sektördeki ilaç firmaları, toptancı ilaç depoları ve sigorta şirketleri gibi diğer dinamiklerle fiyatlar belirlendiği için ilaç fiyatları yüksek. ABD'deki bir hasta aynı ilacı Türkiye'deki bir hastadan 5 kat daha pahalı almak zorunda. "Amerika'da çok sayıda Türk doktor var, ama Türk eczacıya rastlanmıyor." Türkiye'de on yıl eczacılık yaptıktan sonra 2006'da ABD'ye göç eden ve bir' yıldır kendi eczanesini işleten Mehmed Bülend Uğur, New Jersey'de açtığı eczane dışında iki tane daha açarak bir Türk eczane zinciri oluşturma hedefinde olduğunu belirtiyor. Uğur, Türk eczacı sayısının azlığından yakınıyor. Uğur'un, ABD genelinde her semtte bulunan CVS, Walgreens gibi dev zincir eczanelere karşı en büyük avantajı güler yüzü... Türkiye'de eczacılık sisteminin hem hastaya hem de eczacıya daha çok manevi tatmin verdiğini düşünen Uğur, ABD'de eczacı ve hasta arasındaki iletişim kopukluğuna dikkat çekerek diyor ki: "Türkiye'de eczacı ilacı ilgisi ve bilgisiyle satar. İlgi görmeyen hasta, yandaki eczaneye gider, çünkü fiyatlar her eczanede aynıdır. Burada ise ilaç fiyat rekabetiyle ve reklamla satılıyor. Süpermarketin hedefi para kazanmaktır." Müşterilerinin yüzde 15'i Türk olan Uğur, evlere servis ve internetten sipariş yoluyla Türk müşterilerini artırmak hedefinde. İstanbullu üç kuşak eczacı bir aileden gelen Oytun Mihalik, 1996'da geldiği ABD'de eczacılıkta pazarlama üzerine masterini tamamladıktan sonra, TUS benzeri zorlu sınavlardan geçerek lisansını aldı. ABD'de pek çok büyük zincir eczanede çalışan Mihalik, halkın gözünde eczacının yüksek itibarından memnun. "Green Card almaktan daha zorlu" dediği lisans sisteminin eczacıların sayısını ve kalitesini belli bir seviyede tuttuğunu, talep nedeniyle eczacıların ekonomik krizden etkilenmediğini anlatıyor. ABD Çalışma Bakanlığı'nın verilerine göre ABD'de eczacı maaşları geçen yıl 105 bin dolarla ortalamanın üç kat üstünde seyretti. Mihalik, zincir eczanelerin kendi aralarında büyük rekabet içinde bulunduğunu ve bağımsız küçük eczaneleri bünyelerine katarak Uğur ilaç teknolojisinde pek çok gelişme yaşandığına dikkat çekerek, "Örneğin, diyabet "hastalığının tedavisinde günlükten aylık insülin iğnelerine geçiş söz konusu, eczacılık gündemini böyle konular oluşturmalı" şeklinde konuşuyor. hasta sayılarını artırdığını anlatıyor. Bu eczanelerin ilacı toptan aldıklarını ve günlük cirolarının muazzam olduğunu aktaran Mihalik, "Bu sistemde bağımsız eczaneler ve ecza depolarının yaşaması imkânsız" diyor. Mihalik, sistem değiştiği takdirde Türkiye'deki pek çok eczacının işinden olacağını belirterek, ecza marketlerde çalışacak eczacıların ABD'deki meslektaşlarıyla aynı hayat şartlarını yakalayabileceğine ise ihtimal vermiyor.
Referans Gazetesi 19.02.2010