Başkan'dan

Türk Eczacıları Birliği 44.Dönem 1. Bölgelerarası Toplantısı 30 Mayıs-1 Haziran 2024 tarihlerinde Diyarbakır’da gerçekleştirildi. Başkanımız Ecz. Adnan Erakın'ın konuşma metni aşağıda bilgilerinize sunulmuştur.

Değerli Merkez Heyeti Başkan ve Üyeleri, Denetleme Kurulu Başkan ve Üyeleri, Yüksek Haysiyet Divanı Başkan ve Üyeleri, Diyarbakır Eczacı Odamızın başkan ve üyeleri, geçmiş dönem Merkez Heyeti Başkanları, TEKB Başkanı; Ecza Kooperatifleri Başkan ve Yöneticileri, değerli Oda Başkanlarım ve yönetici arkadaşlarım, çok değerli akademisyenlerimiz, sevgili meslektaşlarım,  

TEB‘in değerli çalışanları Bursa Eczacı Odası Yönetim Kurulu ve şahsım adına sizleri sevgi ve saygıyla selamlıyorum.

Diyarbakır Eczacı Odamızın başkan, yönetim kurulu üyelerine ve görevli arkadaşlarıma ev sahipliği ve konukseverlikleri için çok teşekkür ediyorum.

Sözlerime küresel güçlerin sosyal devletler üzerindeki etkisiyle başlamak istiyorum. Bugün dünya genelinde çok partili idare sistemlerinin tek liderli yönetim şekline dönüştüğünü, göçlerin, savaşların ve soykırımların hala devam ettiğini ve sosyal devletlerin fakirleşme eğiliminde olduğunu görmekteyiz.

Türkiye’de gayri safi milli hasıla içinde sağlık harcamalarına ayrılan pay 2020 yılında %5 iken, 2021 yılında %4.9, 2022 yılında %4.3 ve 2023 yılında %3.7 oranına gerilemiştir.  Bu oranların Avrupa Birliği ve OECD ülkeleri arasında en düşük değer olduğu görülmektedir.

Sağlık sektörüne ayrılan bütçenin yetersizliği ve sağlık politikalarındaki eksikliklerden de kaynaklı olarak vatandaşlarımızın sağlık hizmetlerinden yeterince faydalanamamakta. Örneğin, kamu hastanelerinden uzman hekime randevu alabilmek için hastalar için en az 2 ay beklemek durumunda kalıyor. Dünyada yeni keşfedilmiş biyoteknoloji, nano teknoloji yeni nesil 194 ilacın sadece 6’sı Türkiye’de geri ödeme kapsamında.

Meslek gündemine baktığımızda da maalesef bazı sıkıntıların yaşandığını görülmekte. Geçtiğimiz günlerde gerçekleştirdiğimiz Başkanlar Danışma Kurulu toplantısında, mesleğimizle ilgili sorunları tartıştık ve 28 başkanımız söz aldı. Bu toplantıda ifade edilen mesleki sorunları not aldım ve tam 38 maddeden oluşan bir sorun listesi ile karşı karşıya olduğumuzu fark ettim.  

Eczane ekonomilerinden bahsedeck olursak, belli yaşlara gelmiş bir kişi olarak zamanında ilaç faturalarında %43 karlılık oranlarını görmüş bir meslektaşınızım. Genç meslektaşlarımız bugün bırakın aynı karlılık oranlarını eczane işletme maliyetlerini karşılama derdindeler. Yıllar içerisinde yasal karlılıklarımız aynı olmasına rağmen, mesleki kazancımız günden güne azalmakta.

Yakında diyaliz reçetesi karşılayacak eczane bulamayacağız. Sıralı dağıtım reçeteleri eczane ekonomilerine katkısını bildiğimiz ve adil reçete dağılımı kapsamında önemsediğimiz bir konu, bizim kırmızı çizgimiz.  Pek çok eczanemiz için sıralı dağıtım reçeteleri bir can suyu anlamına gelmekte. Ancak diyaliz reçetelerinin ödemelerinin peşin yapılması ve geri ödemelerinin 3 ay sonra alınması, ayrıca mini kapak reçetesi karşılama çekincesi pek çok eczanenin bu reçeteleri karşılamaktan imtina etmesine sebep olmakta. Her hafta diyaliz reçete sıralamasından çıkma konusunda 5 yada 6 dilekçe almaktayız.

Yakında yapılacak yeni Sosyal Güvenlik Kurumu protokolü kapsamında diyaliz reçetesi ilaçlarının, kan ürünleri gibi 15 günde geri ödeme kapsamına alınması, ayrıca mini kapak temini  prosedürlerinin de Sosyal Güvenlik Kurumu Protokolünde yaptırım yönünde madde bulunması ile bu konuya kesin çözüm getireceği kanaatindeyiz.

Fakat eczane ekonomileri açısından eczacılarımızın ilaç ve eczacılık hizmetini sağlıklı ve kesintisiz olarak sürdürebilmeleri için acil tedbirler alınmasını gerekli görüyoruz. Bununla birlikte, kamuda çalışan eczacılarımızın özlük haklarını yıllardır konuşmaktayız, maaş katsayıları hesaplanırken karşılaştıkları hak kaybını dile getirmek isterim. Uzman hekim maaş hesabında kullanılan taban katsayı oranı 4,2 ve diş hekimlerinde bu oran 2,26 iken eczacılarımızın maaş katsayı hesabında kullanılan taban katsayı oranı 1,2. Burada bir hak kaybı yaşandığını düşünmekteyiz.

Eczanelerimizde birlikte çalıştığımız eczane teknisyeni yardımcılarımız kıdem tazminatı hakkından faydalanıyorken, biz eczacılar böyle bir haktan faydalanamamaktayız. Yönetim Kurulu olarak aynı haklara eczacıların da sahip olabilmesi için başlattığımız hukuk süreci halen devam etmekte.

Bu aşamada eczacılarımızın sağlık hizmet sunumu içerisinde tanımının yeniden belirlenmesi, 6643 ve 6197 sayılı kanunların güncellenmesinde bu tanımlamaların çok önemli yer tuttuğunu tekrar hatırlatmak istiyorum.

Eczanelerimiz nasıl birinci basamak sağlık hizmeti sunucusu olarak tanımlandıysa, eczacılarımızın da kanun kapsamında sağlık personeli olarak yetkilendirilmesini istiyoruz. 

Bir diğer konu bağışıklama sistemi için kullanılan bazı aşıların Türkiye pazarındaki durumu. Normal şartlarda bu pazarın eczanelerimizde bulunması gerekirdi. Ancak 2022 ve 2023 yıllarında çıkan genelgelerle bu aşıların bağışıklama amacıyla kar amacı gütmeden muayenehaneler ve hastanelerden verilebileceği bildirildi.

Türk Eczacıları Birliği liderlik atölyesinde, TİTCK Başkanı Dr. Asım Hocaoğlu, bu genelgenin arkasında olduğunu, kendisinin de katkısının olduğunu, hastaların aşı aramak zorunda kalmadan hastaneden ya da hekimden aşılarını temin etmelerinin önemli bir kolaylık sağladığını ifade etti. Pratikte hastaneler kendilerinin temin etmiş oldukları bu aşıları uygulama bedeli altında ücretler tahsil ederek hastalarına uygulamakta ve bu pazar da elimizden gitmekte, tıpkı onkoloji ilaçlarında, veteriner ilaçlarında, mamalarda, ilaç dışı ürünlerde olduğu gibi. TİTCK nezdinde bu genelgenin yürütmesiyle ilgili itirazımız bulunmakta.

TEB liderlik atölyesinde TİTCK Başkanı Dr. Asım Hocaoğlu bir kanun değişikliği paketinden bahsetti Bu paket kapsamında Deaktivasyon, reçetesiz ilaç satışı, eczanelerden toplu satış, İTS bildirimi yapılmadan satış, reçete başı ceza uygulaması, vereseli eczanelerin uzun süre hizmet vermesi gibi son derece önemli konularda çalışma yapıldığını ifade etti. Bu tekliflerin hazırlanması aşamasında mutlaka aynı masada olmamız gerektiğini düşünüyorum.

Sn. Asım Hocaoğlu yine Suni gözyaşı, simetikon ve bazı antiasit ilaçların diz içi enjeksiyon preparatları gibi tıbbi cihaz statüsüne alınması yönünde çalışmalar yapıldığından bahsetti. Dünyada bunun benzeri örnekleri olmasına rağmen bu pazarın da eczaneler dışına çıkmasına mani olmalıyız.

TEB liderlik atölyesinde SGK Başkanı Sn. Raci Kaya’ya karekod sorumluluğunun nereye kadar devam etmesi gerektiği sorusunu yönelttik. İstanbul’da bir evde emniyet güçlerinin çalışmasında 3 kutu ilaç bulunuyor, bu ilaçların nasıl temin edildiği soruluyor, cevap alınamayınca SGK tarafından karşılanan ilaçların temin edildiği eczaneye dönülerek bu ilaçların geriye dönük yasal faizi ile tahsilatı yapılıyor. SGK Protokolüne uygun olarak temin edilmiş ve hastaya teslimi sağlanmış, tüm ITS bildirimleri yapılmış ilaçların karekod sorumluluğu ilaçların hastaya tesliminde bitmelidir, yeni yapılacak olan SGK Protokolünde bu problemin çözümü sağlanmalıdır.

Yine SSGM’lerinin bölgeler arasındaki farklı uygulamalarının, 5.3.9 ve 5.3.10 maddeleri ile SUT /KÜB kesintilerinin yeni SGK Protokolünde eczacılarımızın mağduriyetine sebep vermeyecek şekilde düzenlenmesini istiyoruz.

Günümüzde Türkiye'de 47 eczacılık fakültemizde 64 program altında yaklaşık 5000 üzerinde yeni öğrenci kaydı yapılmakta ve yaklaşık yılda 4000 mezunumuzla eczacılık fakültelerimiz hizmet vermekte. Bu fakültelerimizden sadece 14 tanesi tam akreditasyon almış durumda. Bu şartlarda 5 yıl sonra mevcut eczacı meslektaşımızın sayısının 1,5 katına ve 10 yıl sonra mevcut eczacı sayımızın yaklaşık 2 katına ulaşmasını tahmin etmekteyiz. Şu an Türkiye'de 3500 nüfusa bir eczane açılma kriterini önümüzde dururken ve Türkiye çapında boş kontenjan doluluk oranının %90'ı geçtiğini düşündüğümüzde, yakın bir zaman içerisinde eczana açma konusunda sistemin durma noktasına gelebileceğini tahmin etmekteyiz.

Türkiye Odalar Borsalar Birliği’nin açıklamasına bu toplantının sonuç bildirgesinde cevabi bir karşılık verileceğine inancım tam.

Biz yıllardır TEB ve eczacı odalarımız olarak eczacılarımızın eczane eczacılığı dışında, hastanelerde, kooperatiflerimizde, ilaç sanayinde, fakültelerde ve özellikle gezici sağlık hizmetlerinde görev alması gerektiğini dile getirmekteyiz. 32 klinik eczacı meslektaşımızın şu an hastanelerimizde istihdam edilmiş olması sevindirici bir gelişme.

Yurt dışındaki uygulamalara baktığımızda; İngiltere'de sertifika alan bazı eczanelerin aile eczacılığı hizmeti verdiğini ve hastalar hekime gitmeden sertifikalı eczaneler tarafından reçete oluşturduğunu; 12 Avrupa ülkesinde sertifikalı olarak bedel karşılığında aşı uygulamalarının devam ettiğini; bazı Avrupa ülkelerinde ilaç ayırma hizmetlerinin sertifikalı ve bedel karşılığında hastalarla sunulduğunu görmekteyiz.

Mobil giyilebilir teknoloji sağlık uygulamalarının yaygınlaştığını görmekteyiz. Bugün cep telefonuna takılan bir aparatla EKG alınabilmektedir. Önceden klasik olarak yapılmakta olan havan eczacılığı artık günümüzde danışman eczacılık modeline evrilmiş durumda.

Hızla gelişen teknolojiye hemen adapte olsak da güncel gelişmelere göre yasal düzenlemeler yapılması gerekiyor. Bugün eczanelerimizde yasa ve yönetmeliklere göre tansiyon ölçme yetkimiz dahi yok.

Bir diğer husus, ilaçta KDV oranının %10, ilaç dışı gıda takviyelerinde ise KDV oranının %1 olmasıdır. Biz bunun tersinin olması gerektiğini düşünüyoruz. Çünkü ilaç, hayatı önem taşıyan, elzem bir ürün olarak %10 KDV ile satılırken, ilaç dışı genel sağlığa yönelik ürünlerin %1 KDV oranında satılması mantıklı değildir. Bu konuda da bir yasal düzenleme yapılması gerekli.

Sözlerimi barışın hakim olduğu, büyüğün küçüğe, küçüğün büyüğe sevgi ve saygı ile bağlı olduğu, eczane ekonomilerinden yakınmadığımız aydınlık günlerde Türk Eczacıları Birliğimiz, 56 Bölge Eczacı Odamız, Ecza Kooperatiflerimiz ve 53000 meslektaşımız olarak hep birlikte mesleğimizi icra etme dileklerimle sonlandırmak istiyorum.

Sunay Akın, çok hoşuma giden bir paylaşımında şöyle der, “çocukluğumda babamın elini tutarak sokakta yürürken, eczanenin önünden geçerken önümüzü iliklerdik... “

Bir mesleğe saygınlık bu kadar güzel ifade edilebilir.

Sevgi ve saygılarımla…

Ecz. Adnan Erakın

Bursa Eczacı Odası Başkanı

Başkan'dan


05 Haziran 2024     Okunma Sayısı : 779