Başkan'dan

Başkanımız Ecz. Adnan Erakın 7-9 Kasım 2024 tarihinde İzmir Eczacı Odası evsahipliğinde gerçekleştirilen Türk Eczacıları Birliği 44. Dönem 2. Bölgelerarası Toplantısı'nda Odamızın görüşlerini paylaştı.

Değerli Türk Eczacıları Birliği Başkanım, Merkez Heyeti Üyelerim, Denetleme Kurulu Başkanım ve Üyelerim, Yüksek Haysiyet Divanı Üyelerim, Geçmiş Dönem Türk Eczacıları Birliği Başkanı ve Yöneticilerim, Türk Eczacıları Birliği Akademisi Başkan ve Üyelerim, Kooperatiflerimizin Değerli Başkan ve Yöneticileri, çok değerli Akademisyen Hocalarım, Değerli Oda Başkanlarım ve Yöneticilerim, Türk Eczacıları Birliği’nin çok değerli görevlileri, emekçileri, sevgili meslektaşlarım, sizleri Bursa Eczacı Odası Yönetim Kurulu ve şahsım adına sevgi ve saygıyla selamlıyorum.

Öncelikle çok değerli başkanımız Tuncay Sayılkan nezdinde İzmir Eczacı Odası’na samimi ev sahipliği için teşekkürlerimizi sunuyorum. Bu toplantının bir özelliği de kendisinin başkanlığı döneminde İzmir’de gerçekleştirilen ikinci bölgelerarası toplantı olması. Bu yüzden Tuncay başkanımızı bir kez daha tebrik ediyorum.

İçinde bulunduğumuz küresel tabloya baktığımızda birçok temel sorunun hızla derinleştiğini görmekteyiz. Ekonomik sıkıntılar, enerji krizleri, iklim değişikliğinin getirdiği tehditler, gıda güvencesinin azalması ve sağlık sistemleri üzerinde oluşan baskılar tüm dünyanın ortak sorunları haline gelmektedir. Özellikle kuzeyimizde ve güneyimizde devam etmekte olan savaşlar, soykırımlar ve bu durumların sebep olduğu olumsuzluklar da, ülkemizi ve sağlık sektörümüzü doğrudan etkilemektedir.

Sağlık sistemimiz açısından bakıldığında, Türkiye’nin uzun yıllardır süregelen bazı temel zorluklarla karşı karşıya olduğunu açıkça görmekteyiz. Özellikle ülkemizde sağlık ve ilaç harcamalarına ayrılan bütçenin yetersizliğini, ilaca erişimde yaşanan kısıtlamaları ve meslektaşlarımızın karşı karşıya kaldığı ekonomik sorunları detaylandırmak istiyorum.

Sağlık harcamalarına ilişkin verilere baktığımızda, Türkiye’nin dünya ortalamalarının oldukça altında kaldığını üzülerek görüyoruz. 2024 yılı IQVIA Türkiye İlaç Sektörü Raporu verilerine göre, 2023 yılı itibariyle Amerika Birleşik Devletleri bütçesinden sağlığa %16,5 oranında bir pay ayırmakta iken OECD ülkelerinde bu oran %9,3 seviyesindedir. Türkiye’de ise sağlığa ayrılan payın bütçemiz içerisindeki oranı yalnızca %3,7. Yine bu raporda ilaca ayrılan paylarda da benzer bir tabloyla karşılaşıyoruz. 2023 yılında ABD’de %2,7 olan ilaca ayrılan pay, 38 OECD ülkelerinde %1,3 seviyesinde iken Türkiye’de bu oran %0,9 gibi oldukça düşük bir seviyededir.

Sağlığa ve ilaca ayrılan bu yetersiz bütçeyle, halkımızın yenilikçi tedavi olanaklarına erişimde yaşadığı zorlukların sebeplerini de daha iyi anlıyoruz. 2019-2022 yılları arasında Avrupa İlaç Ajansı’ndan ruhsat alan 167 yenilikçi ilacın %88’i Almanya’da ve Avrupa genelinde %70’lik bir oranda kullanıma sunulurken, Türkiye’de yalnızca %4 oranında erişim sağlanabilmektedir. Erişim kriterleri olarak ülkenin sosyal güvenlik kurumu tarafından karşılanabilir olması esas alınmıştır. Bu rakamlar, Türkiye’nin biyoteknoloji ve nanoteknoloji gibi yenilikçi ilaçlara erişimde yaşadığı kısıtlamaları ve bu tedavi olanaklarının ülkemizde yeterince ulaşılabilir olmadığını ortaya koymaktadır.

Diğer yandan, son dönemde yabancı yatırımların Türkiye’yi terk etme eğiliminde olduğunu da gözlemlemekteyiz. Örneğin, yalnızca 2022 yılında 152 milyon dolar karşılığı doğrudan yabancı yatırım Türkiye’den ayrılmış durumda. Yerli ilaç üretiminin önemini ve kendi kendine yeten bir yerli ilaç sanayisinin oluşturulması için aynı zamanda yerli ilaç üreticilerinin de ciddi destekler alması gerektiğini bir kez daha vurgulamakta fayda var.  Türkiye’nin sağlık alanında bağımsızlığını sağlamak ve ilaca erişimi daha sürdürülebilir kılmak adına yerli üretimin, ar-ge çalışmalarının desteklenmesi gerektiğini düşünüyoruz.

24 Ekim 2024 tarihli ilaç fiyat kararnamesi ile Euro kuru %23,5 oranında arttırılarak ilaçlarda Euro kuru 21,67 TL olarak sabitlenmiştir. 2025 yılı boyunca bu değerde herhangi bir güncelleme yapılmayacağı bildirilmiştir. Ancak eczacı kârlılık baremlerinde herhangi bir değişiklik yapılmamıştır. Bu ne anlama gelmektedir? İlaç fiyatları yükseldikçe, eczacılarımızın kârlılık oranları düşmeye devam etmektedir. Kârlılık oranlarımızın düşmesi, eczanelerimizin ekonomik olarak sürdürülebilirliğini giderek zorlaştırmakta ve bu da dolayısıyla halkımıza sunduğumuz ilaç ve eczacılık hizmetlerini olumsuz etkilemektedir.

Maalesef, ülkemizde ilaç yoklukları artık sıkça konuşulan bir gerçek haline gelmiştir. Eylül ayında ilaç yoklukları %16 seviyelerinde iken, Ekim ayında bu oran %28’e ulaşmıştır. Bu, halkımızın en temel sağlık hakkı olan ilaçlara erişimde büyük bir kriz yaşandığını göstermektedir. Bu nedenle, mevcut ilaç fiyat kararnamesi yerine enflasyona karşı değer kaybetmeyen bir ilaç fiyatlandırma modeline geçilmesi gibi kalıcı bir çözüm oluşturulması gerektiğini her fırsatta dile getiriyoruz.

4.11.2024 tarihinde Türkiye İlaç ve Tıbbi Cihaz Kurumu tarafından Türk Eczacıları Birliği’ne gönderilen görüş yazısı kapsamında eczanelerimizde ateş ve tansiyon ölçümlerinin meslektaşlarımız tarafından yapılabileceği bildirilmiştir. Merkez Heyeti’ni bu değerli çalışmasından dolayı tebrik ediyorum. Ancak, bu konunun da meslek hakkına giden yola taşınması gerektiğini düşünüyorum. Avrupa ülkelerine baktığımızda eczanelerde aşı uygulamaları ve belirli hastalıklar için reçete düzenleme yetkisi gibi hizmetlerin verildiğini görüyoruz. İngiltere’de aile eczacılığı modeli ile eczacılara belirli hastalıklarda reçete düzenleme yetkisi verilirken, Avrupa’nın 11 ülkesinde eczanelerde aşılama hizmeti ücret karşılığında sağlanmaktadır. Türkiye’de de benzer yetkilendirmelerin yapılmasını ve eczacılarımızın bu hizmetleri mesleki yeterlilikleri ile sunabilmelerini talep ediyoruz.

Bursa Eczacı Odası olarak talep ettiğimiz çözüm önerilerini sizlerle paylaşmak istiyorum:

  1. İlaç fiyat kararnamesi sisteminin terk edilerek, enflasyona karşı ilacın değer kaybetmediği bir ilaç fiyatlandırma modeline geçilmesi. İlaç fiyatlarının değer kaybetmediği, enflasyon koşullarına duyarlı bir modelin benimsenmesi ile ilaç yokluklarına kalıcı bir çözüm sağlanabileceğine inanıyoruz.
  2. Yaklaşan Sosyal Güvenlik Kurumu protokolü görüşmelerinde taleplerimizin karşılanmadığı durumda Protokol’ün imzalanmaması gerektiğini düşünüyoruz. Meslektaşlarımızın memnuniyeti ve eczanelerimizin ekonomik sürdürülebilirliği için SGK protokolünde yer alan şartların bizlerin talepleri doğrultusunda düzenlenmesi gerektiğine inanıyoruz. SGK protokol görüşmelerinde sunulan 55 öneriden yalnızca 17’sinin kabul edildiğini göz önünde bulundurduğumuzda, taleplerimizin tam anlamıyla karşılanmadığını görmekteyiz. Bu sebeple, protokol görüşmelerinin son aşamasına geldiğimizde, mesleğimiz adına gerekli kazanımlar sağlanmadığı takdirde, protokolü imzalamama yönünde güçlü bir tavır sergilememiz gerektiğine inanıyoruz.
  3. Taleplerimizin karşılanması sürecini belirli bir takvime bağlamalıyız. İlgili kurumlarla yapılacak görüşmelerden sonra, somut kazanımlar elde edebilmemiz adına belirli bir süre belirlemeliyiz.
  4. Taleplerimiz karşılanmadığı ve gerekli düzenlemeler yapılmadığı taktirde, Türk Eczacıları Birliğimiz, Bölge Eczacı Odalarımız ve meslektaşlarımız ile birlikte kapatma ya da SGK protokolünü imzalamaması gibi her türlü eyleme Bursa Eczacı Odası olarak hazır olduğumuzu belirtmek isterim. TEB ve bölge eczacı odaları olarak Sosyal Güvenlik Kurumu ve sağlık otoriteleri ile güçlü bir diyalog sürdürme çabası içindeyiz, ancak taleplerimizin karşılık bulmadığı noktada, toplumsal ve mesleki haklarımızı savunmak adına bu adımları atmaktan çekinmeyeceğimizi vurgulamak isterim.

Sağlık, bir toplumun en temel yapı taşıdır ve eczacılar olarak bu yapının vazgeçilmez bir parçasıyız. Halkımızın sağlığını koruma sorumluluğumuzu yerine getirebilmek adına, ilaçlara erişim krizini aşmak, eczacılarımızın ekonomik sürdürülebilirliğini sağlamak, ilaç ve eczacılık hizmetinin devamlılığını sağlamak için Bursa Eczacı Odası olarak tüm üyelerimizle, bölge temsilcilerimizle, meslektaşlarımızla birlikte yapılan çalışmalar ve değerlendirmeler sonucunda ortaya konan ortak bir irade ile hareket etmeye devam edeceğiz. Türk Eczacıları Birliği’nin değerli yöneticilerinin, bu taleplerimize destek vererek, ülkemizin dört bir yanındaki eczacıların sesi olacağına olan inancımız tamdır.

Hepinize değerli katılımınız için teşekkür ediyor, sevgi ve  saygılarımı sunuyorum.

Ecz. Adnan Erakın

Bursa Eczacı Odası Yönetim Kurulu Başkanı


18 Kasım 2024     Okunma Sayısı : 49