İlaçta Yabancılaşma

Türkiye ilaç pazarı ile ilgili doğruya yakın sayısal veriler doksanlı yılların başında tespit edilmeye başlandı.
Yirmi yıl öncesinde iki milyar dolarlık pazardaki ithal ürün payı yüzde onun altında iken, geçtiğimiz yıl on iki milyar dolarlık pazarda yüzde yetmiş sınırını aştı.
Yani ilacın üretimi artık yabancıların eline geçti.
Şimdi sıra bir sonraki kademeye, yani depoculuğa geldi.
Ülkemizde ilaç dağıtım kanalı görevi gören ecza depoculuğunda üç büyük yapı ön plana çıkmakta.
Selçuk Ecza Deposu ve Hedef Ecza Deposu birbirine yakın rakamlar ile toplam pazarın üçte ikisini ellerinde bulundurmaktalar.
Eczacıların kendi sermayeleri ile kurmuş oldukları ecza kooperatifleri ise pazarın altıda birine sahip olmakta.
Öğünerek söylemek gerekir ki Bursa Eczacıları Kooperatifi de bu sektörde başarı ile faaliyet göstermekte.
Depocu karları üzerinden değerlendirdiğimizde bir milyar dolara yakın net kar gösteren bu alan doğaldır ki yabancı yatırımcının ilgisini çekiyor.
Hedef Ecza Deposunun yüzde elli hissesini satın alan İngiliz Alliance Boots Şirketi geçtiğimiz günlerde payını yüzde 60’a yükseltti.
Türkiye’de eczacıların korkulu rüyası olan ‘Zincir Eczane’ modelinin yurt dışında sahibi söz konusu şirketin pazardaki hissesin büyümesi eczacı örgütleri tarafından endişe ile karşılandı.
Bundan sonra neler olabilir.
Dünya ilaç sektöründe en fazla büyüyen ve iki milyar dolar civarında net karı bulunan eczane pazarımızın yabancı sermaye gruplarının ilgisini çekmemesi mümkün değil.
Her alanda olduğu gibi, iktidara yakın sermaye grupları ile ortaklık kurularak başlayan sürecin, yasal düzenlemeler ile önündeki engelleri kaldırması ve hayata geçmesi alışkın olmadığımız bir şey değil.
Bu mantık ile baktığımızda yakın gelecekte ilaç satışlarını üç ayrı grupta görmemiz muhtemel.
Kanser, diyaliz, kan ürünleri ve kısırlık tedavisinde kullanılan kutu payı yüzde 0,5 olan, fakat TL. payı yüzde yirmilere yaklaşan pahalı ilaçlar “günü birlik tedavi” kapsamında çoğu yabancı ortaklı olan hastaneler tarafından satılacak ve tüketimi çığ gibi büyüyecek.
OTC Grubu diye tanımlanan, reçetesiz satılabilen ilaçlar reklam desteği ile marketlerde satılabilir hale getirilecek. Hem satışı körüklenecek hem de Sosyal Güvenlik Kurumlarının ödeme listesinden çıkartılacak.
Üçüncü grupta ayaklı tedavilerde kullanılan ilaçlar olacak. Bunları da, ya yirmi beş bin eczanemiz bu gün olduğu gibi satacak, ya da yerlerine gelecek yabancı zincir Eczane grupları satacak.
Süreci kim belirleyecek? Tabi ki her istediğini yapabilme gücüne sahip mevcut iktidar.
Tercihi hangi yönde kullanacağını ben tahmin edebiliyorum.
Ya siz?

Gazete Avrupa 10 Ağustos 2010 Kubilay Aydın


10 Ağustos 2010     Okunma Sayısı : 2045