Sağlıkta Dönüşüm ve Perde Arkası

Sizi bilmem ama ben televizyon reklamlarına çok önem veririm. Yanlış anlaşılmasın, ürün tanıma ya da tüketim dürtülerimi uyarması anlamında değildir bu ilgim.
Reklamlar gelinen konjonktürün aynasıdır.
Örneğin on yıl öncesine kadar banka reklamları hep “mevduatınıza en fazla faiz veren banka” formatında yayınlanırken, artık en “ucuz kredi bizde” şekline dönüştü. Yorumlamak için İktisat Profesörü olmaya gerek yok. On yıl öncesine kadar toplumun orta kesiminde bankaya yatırabilecek küçük birikimler vardı. Bunun karşısında da o birikimleri kendi işlerinde kullanacak küçük ve orta ölçekte üretici yatırımcılar.
Şimdi ne küçük mevduat sahibi ne de yatırımcı yok. İşin tuhafı bunları rakamlar ile ortaya koymaya çalışıp tehlikeyi uyaran kişiler de artık susturulmuş.
Artık sadece bol miktarda para var. Nerdeyse tamamı yabancı büyük sermaye yapılarının paraları.
Çaya çorbaya kefilsiz kredi.
Kredi kartları havada uçuşuyor. Ama ya gerçekler.. Türkiye'de sosyal refah düzeyi en yüksek gösterilen kentimizde bile her üç kişiden biri icralık.
Konumuza geri dönelim.
Dikkatinizi çekiyor mu bilmem?
Şimdi en çok özel sigorta reklamları ekranlarda görünüyor.
Bir tanesi diyor ki: emekliye ayrıldığında alacağın para şimdikinin dörtte biri.
Bir diğeri de: Ah Ahmet bey kalp ameliyatı olacaksınız ama bu devirde hastane masrafları karşılanabilir mi? Bakın Mehmet beyin özel sigortası var.
Bu iki reklam ülkenin sosyal güvenlik sisteminin geldiği noktayı çok güzel ifade ediyor.
Senelerce çalışsanız da emeklilik artık sefalet. Ne emekli maaşına ne de sosyal güvenliğin sağlık hizmetlerine umut bağlama.
Oysa yakın geçmişimize kadar ne güzel kelimeydi emeklilik.
Senelerce verilen emeğin karşılığında hak edilen huzurlu bir yaşlılığı anlatıyordu “emekli” kelimesi.
Acaba şimdi öyle mi?
Aslında devlet toplumun ona hissettiği aidiyet gücü ile yaşar. Bir devleti yok edecekseniz o aidiyet duygularını hissettirecek değerleri ve güven duygusunu yok edin yeter.
Anayasamıza göre Türkiye Cumhuriyeti Laik, demokratik, sosyal, hukuk devletidir.
Bunların her birinin bu günkü durumu tartışılır ama konumuz “sosyal devlet.”
İktidarın en büyük projesi idi “sağlıkta dönüşüm”
Devlet projenin başındaki harcamasının nerede ise dört katına ulaştı ama öyle bir noktaya geldik ki “ah Ahmet bey ah bu devirde hastaneye para mı yeter.”
O da yetmedi reçete temininde ödenen paralar nerede ise ilaç parasını geçer hale geldi.
Katılım paylarının arttırılması da gündemde. Peki neden bunca masraf yapıldı, ya da başka ifade ile bu kadar para nereye gitti.
Ha unutmadan, dışarıdan satın alının sağlık hizmetlerine devlet vatandaş işbirliği ile dünya kadar para harcarken, yanmış devlet hastanemizi hizmete sokmak yedi ay sonra aklımıza geldi.
Ben sağlık sistemimizdeki gidişi eğitim sistemimize benzetiyorum.
Ne ilkokulda, ne de orta ve lise öğrenciliğimde hiç bir sene üç kişilik sırada oturmadım.
Özel okullar ile devlet okulları arasında hiçbir kalite farkı yoktu.
1977 Yılında Atatürk Lisesinden beraber mezun olduğum arkadaşların tamamı üniversite bitirdi.
Üniversite hayatım da dahil öğrencilik hayatımda rahmetli babam okuduğum okullara kuruş masraf ödemedi. Devlet bu gider ile battı mı? Hayır. 1984 Yılında mezun olduğumda Türkiye'nin borcu on milyar doların altında idi.
Ya şimdi.
Devlet eğitim giderlerini sözüm ona karşılıyor. Gidin devlet okullarının halini görün.
İnsanlar bütün birikimlerini evlatlarının eğitim giderlerine harcıyor, yani özel eğitim kuruluşlarına.
İşte sağlık hizmetleri de aynen bu noktaya gidiyor.
İstediği hastaneye elini kolunu sallayarak giden vatandaşım yakın bir gelecekte oralara parasız giremeyecek. Aynı devlet okullarında sıkış tepiş okumaya çalışan çocukları gibi her gün küçültülen devlet hastanelerinde çile çekecek.
Parası olan ne yapacak? Onlar da “devlet neyi yaptı ki bunu yapacak” diye çoğu yabancı şirketlerin elinde olacak özel sigortalara para yatıracak.
Hani bir ciklet reklamında vatandaş “kaybolmayan ciklet istiyorum” diye bağırıyordu ya, bazen benim de içimden bağırmak geliyor “kaybolmayan devlet istiyorum diye.

SGK TOPLAM SAĞLIK HARCAMALARI
2001 -4.576 MİLYON TL (ÖZEL HATANELER 284 MİLYON TL) İLAÇ 2.434 MİLYON TL
2008 -25.346 MİLYON TL (ÖZEL HASTANELER 4.381 MİLYON TL) İLAÇ 13,953

2008 REÇETE SAYISI 302,412
REÇETE BAŞINA ÖDENEN 43,14 TL

GSMH İÇİNDE SAĞLIK HARCAMALARI %5,7 AB ORTALAMASI % 9

TOPLAM İLAÇ TÜKETİMİ
2003 YILI -769,023,575 KUTU ( %37 İTHAL)
2008 YILI - 1,476,603,910 KUTU (% 50 İTHAL)

12.01.2010 Gazete Avrupa - Ecz. Kubilay Aydın


12 Ocak 2010     Okunma Sayısı : 1778